Aşk tesadüfleri sever , o bunu sever,şu şunu sever kim kimi sever hani nerde ne oldu derken....bir tesadüf de geldi benim kapımı çaldı ..çok da hoş oldu ama .
Nereden başlayacağımı bilemesem de bir yerden başlayacağım elbet.19 Şubat 2011 Cumartesi günüydü.Güzel yurdumun güzel insanlarının olduğu güzel odamda ve güzel yatağımda uyuyordum herzaman ki cumartesi uykusu gibi.Kalkmam gerekiyordu.Hazırlanıp çıkmam gerekiyordu.Yeni bir iş bulmuştum.Bir dil eğitim merkezinin broşürlerini dağıtmam gerekiyordu küçükpark girişinde.Yatağımdan kalktım, ağır adımlarla elimde kahvaltı fişim alt kata indim.Her zamanki gibi iki dilim kaşar peyniri,beyaz peynir,zeytin,reçel,çeyrek ekmek ve çay...Odama getirdim aldıklarımı.Yavaş yavaş yemeye başlarken, gözüm dışardaki bulutlara takıldı.Yağmur getireceklerdi besbelli.Demek ki dün şemsiyeci amcaların şemsiye satmak için söyledikleri iki gün yağmur var iddası , doğruymuş.Adamların tek niyeti bizi uyarmakmış halbuki.Oysa ben neler düşünmüştüm.Şemsiye satmak için neler diyorlar demiştim...Ne fesatmışım...Kahvaltımı yapaken gözümü bulutlardan alamadım.Broşürleri dağıtmak için çıkmalımıydım?...Bunları düşünürken saatin daha erken olduğunu farkettim.Zaman geçirmek için kitap okumaya karar verdim.Elif Şafak' dan Aşk..Uzun zamandır okumak isteyip de elime bir türlü geçmeyen kitap, nasıl olduysa oda arkadaşım sayesinde geçmişti.Okumaya başlayalı iki gün olmasına rağmen birhayli de ilerlemiştim.Bağlamış olsa gerek...Okumaya başladım kaldığım yerden.Havadanmıdır,yoksa pencerenin önüne gelip kalorifere yaslanıp kitap okumayı çok sevmemden midir bilmem,daha bir ayrı bağladı kitap kendine o gün.Kitapta düşüncelerinin aktarıldığı bir çok insanın dışında biri vardı.Şems-i Tebrizi...Yani Mevlana 'yı düşünceleriyle derinden etkileyen gezgin bir alim.
Kitaptan zar zor ayrılıp,yurttan attım kendimi.Doğru küçük parka.Küçük bir çevre araştırması ve soruşturmasıdan sonra en uygun yeri buldum kendime.Yanımda ilginç bir adam vardı.Saç sakal karışmış,kafasında değişik bir şapka...Kulağında ,boynunda kendi el emeği takılar.Evet takılar.Adam zaten bunun için burdaydı.Sarı motorunun üzerine açtığı küçük tezgahta el örgüsü denizci düğümüyle yaptığı takıları satıyordu.Her ne kadar broşür dağıtsamda gözlerimi alamıyordum takılardan.Tipik ben zaten!.Tam o anda bulutlar beni anlamış olmalı ki indiriveredi yağmuru.Yağmur yağar yağmaz zaten bende anladım bulutların beni anladığını.Bıraktım broşür dağıtmayı adama doğru ilerlerdim.İlerlerken adamın motorunun arkasına yazdığı yazı takıldı gözlerime...Yaptığı denizci düğümünü öğretebileceğini yazıyordu.Adama sorduğumda bana öğretebilirmisin diye,daha cevaplamadan ellerime tutuşturdu malzemeleri.İpi hangi renk istersin diye sorduğunda ,istemsizce kırmızı çıkıverdi ağzımdan...Başladı anlatmaya.İlk adımı gösterdikten sonra gerisini sen yapacaksın dedi....Ben uğraşırken, adam da karısıyla konuşmaya başladı telefonda.Çok güzel konuşuyordu.Her iki lafından biri aşkımdı...Konuşmalardan anladım ki bir de oğulları varmış..Konuşma sırasında bir çok ülke adı da söyledi adam.O saydığı ülkeleri gezdiğini de anladım.Belkide sarı motoruyla!..Telefon konuşması bittikten sonra bana oğlu ve eşinin fotoğrafını gösterdi.Oğlunun ismini sordum... Şems dedi!... Nedenini sordum..Bir kitapçık çıkarttıı Mevlana ile ilgili.Oradan Şems-i Tebrisi anlattı bana.Sayfaların arasından çıkan bir kağıdı gösterdi.Ne olduğunu anlamasamda bir bayan ismi yazıyordu.Altında da kişisel gelişim uzmanı...Adam birden karım o dedi...
Denizci düğümüm başarıyla gidiyordu.Adam ilk adımları gösterip gerisini bana bırakıyordu.Adama bir kaç kere ismini veya asıl mesleğini sorduğumda,her seferinde bir lira verirsen söylerim diyerek,benim için denizci amca kalması gerektiğini, anlamamı sağladı.İyiki de öğrenmemişim.O benim için denizci amca kalmalıydı...Ben denizci düğümüyle uğraşırken denizci amca bana bişeyler anlattı...Hayatla ilgili her konuşmasında,bana verdiği her tavsiyede,karısının mı onda yoksa onun mu karısında etkisi olduğunu merak etmedim değil...
Denizci düğümüm bitmişti.Çok da güzel olmuştu.Denizci amcaya sordum ücretim ne kadar diye.Ondan para almayacağım dedi.Neden dedim.Onu ben yaptım!! demen için, diye coşkuyla bağırdı.Herzaman emeğe saygım vardır.Bir tane de onun yaptıklarından satın aldım kendime.Meğer... ilk müşterisi de benmişim.
Elime geçmeyen kitabın ,şimdi elime geçmesinin bir sebebi varmış meğer....Meğer denizci amcamla tanışmam gerekiyormuş...Öğrendikten sonra her denizci düğümü yaptığımda ,denizci amcamı anmam gerekiyourmuş...minnettarlığımı anlatmam gerekiyorumuş...Oğlunun ismini sormam gerekiyorumuş nasıl güzel bir tesadüfün içinde olduğumu anlamam için..
Vedalaşırken ard arda o kadar güzel dileklerde bulundu ki benim için...fazlalığından hatırlayamasamda muhteşemliğinin etkisi hala üzerimde.Aklıma gelince gülümsetiyor beni...
Kendine iyi bak denizci amca....
+ Yukarıdaki resimde siyahlı olan bilekliği aldımm.
+ Kırmızılıyı... BEN YAPTIIIIIMMMMMMMMMM :)
gülümseyerek şaşırarak ve mutluluk duyarak okudum Fatoş'um yazını. hani derler ya eğer bişeyi isterseniz ve gerçekleşmezse Rabb'im sizin için doğru zamanı bekliyordur=) işte onu yaşamışsın..
YanıtlaSilbu arara ben hilal=))
YanıtlaSilyazımı beğenmene sevindim hilalcim.. :) gerçekten insanı ne zaman neyin beklediği tahmin edilemiyor..Yaşanılan bu anları da unutmamak gerekiyor :)
YanıtlaSil